top of page

Sen Her Şeyin En İyisine Layıksın!


Evet, evet kesinlikle... Sen bu hayatta ne varsa, her şeyin en iyisine layıksın! Tek sıkıntı, ‘en iyi’ ile ‘en trend’ arasındaki farkı ayırt edebiliyor olmakta... Malum biraz dikkat edersen, günümüzde bu ikisi birbirine girmiş vaziyette! Bizler ‘trend’ler peşinde koşarken ‘iyi’leri kaybettik.

Mesela, çocuklarını ‘en iyi’ okullarda okutmak istiyorsun. Neye göre ‘en iyi’? Eve mi yakın, eğitim mi çok iyi, öğretmenler mi harika, çocuğun yeteneklerine mi uygun, yoksa trend mi? Devlet okulu mu... yok asla olmaz! Kolej olmalı... Ne demekse... Hatta hele ki, çocuklar üniversite çağındaysa memlekette okuyabilecekleri hiç iyi bir üniversite de zaten yok... Hali ile yurt dışına yollamalı! Euro, dolar almış başını gitmiş ama olsun... Sen çalış, debelen, borca gir filan ne olursa olsun çocuk kurtulsun bu memleketten. Tabii ki, sen nasıl her şeyin en iyisine layıksan çocuğun da layık.

Peki, memleketteki eğitim kurumlarına ne oldu arkadaş? Bizler nerelerde okuduk? Senin çocuğunun hak ettiği eğitim sistemi yok oldu da, sen o arada neredeydin? Yeni Zelanda’da mı? Tüm bu süreçte ne yaptın?

Hımm peki, canın sıkıldı... Hadi buradan yeme içmeye geçelim... Çocukluğundan bu yana yediğin her şeyin lezzeti, tazeliği filan değişti mi? Tabii, tabii organik beslenmek lazım. Hatta bak bizim bir tanıdık çocuğuna Fahriye ablanın çiftliğinden getirtiyor her şeyi inan şahane! İnanmazsın tavuklar geziyor, keçiler hoplayıp zıplıyor çiftlikte... Arkadaşım zaten bizim çocukluğumuzda her tavuk gezmiyor muydu? Memlekette her çeşit sebze, meyve zaten yetişmiyor muydu? Hangi gün annemiz, babamız bize organik diye bir şey satın aldı? Her şey mevsiminde yenmez miydi? Yerli malı haftası kutlayıp, memleketimizde her şeyin en doğalı, en tazesi yetişiyor diye övünmez miydik? Üstüne üstlük o zamanlar doğal olarak 3 kuruşa yediğimiz her şeye kavuşmak için şimdi 10 lira ödemek zorunda kalmak... Peki, bizim tarımımız, hayvancılığımız yok olurken sen neredeydin? Bali’de mi?

Vallahi seni bilemem ama ben kendi adıma tüm bunlar olurken ne Yeni Zelanda’daydım ne de Bali’de... Tam da ülkenin en kalabalık şehrinin göbeğinde, kapitalist sistemin tüm gereklerini yerine getirerek yaşayıp gidiyordum. Tek derdim, kendi adıma sözde iyi bir hayat kurabilmekti. Düzenin dayattığı üzere kirayı, faturaları filan ödeyeceğim iyi bir iş olsun yetiyordu. Öyle yoğun bir yaşam ve var oluş mücadelesi içine girmiştim ki, tüm bu süreci hiç fark etmedim... Hayattaki var oluşumun anlamının, sorgusuz sualsiz bilinen bir kurumda çalışıp, giyindiğim markalarla, takıldığım popüler mekanlarla ve satın alabildiklerimle toplum içinde kaliteli bir yer edinmek olduğunu sanarak debeleniyordum. Hep daha iyisi, daha fazlası olmalıydı... Daha başarılı, daha güzel, daha varlıklı, daha kariyer sahibi, daha popüler, daha bilmem ne olmak lazımdı!

Peki, o arada neler mi oldu? Birileri güç sahibi oldu, yetmedi daha da güçlenip varlıklı olmak için memleketi sattı, birileri aldı... Ama olsun, laiktik, demokrattık, Atatürk’ün kurduğu bu memlekete hiç bir şey olmazdı. Öyle bir rehavet, öyle bir özgüven hali... Bizler en kaliteli yerlerde yedik, içtik, gezdik, en moda kıyafetleri giydik, en pahalı arabalara bindik...

Ve oldu arkadaşım... Hepsi oldu! Bu güzelim memleketin başına ne gelmez dediysek hepsi geldi!

Düşün ki, şimdi ne gönül rahatlığı ile çocuğunu okula gönderebiliyorsun, ne yemek yiyebiliyorsun, ne bir tiyatro izleyebiliyorsun, ne de istediğin gibi giyinip sokakta dolaşabiliyorsun...

Geri dönüp, sığınacağın bir köyün bile kalmadı. Öyle ki, el alemin memleketinden medet umuyorsun. Ve hala kaçıyorsun... Kalıp, değiştirmek, sana layık en iyi hayatı doğduğun, büyüdüğün, dilini konuştuğun memlekette yeniden yaratmak yerine terk etmeyi seçiyorsun!

Oysa başka bir yol da var biliyor musun? Bu güzelim memlekette kalıp, inadına yaşamak var! Bugüne kadar umursamadığımız her şeyin farkında olup, uyanıp ‘Hayır’ diyebilmek var... Dimdik ayakta durup, ‘Ben hak ettiğim özgür, medeni hayatı, bana ait olan bu bereketli topraklarda, adalet ve sevgi ile yeniden yaratırım!’ diye haykırabilmek var.

Ve sonrasında da , bu memlekette iç huzuru ve gurur ile yaşamak var!

Çünkü, yaşamak istediğin hayatı sen yaratırsın ve sen her şeyin en iyisine layıksın!

Tanıtılan Yazılar
Son Paylaşımlar
Arşiv
Etiketlere Göre Ara
Henüz etiket yok.
Bizi Takip Edin
  • Grey LinkedIn Icon
  • Grey Twitter Icon
  • Grey Instagram Icon
bottom of page